10 Nisan 2012 Salı

LA CASA

Ecco alcune foto su certi aspetti del luogo dove vivo io, ovvero la mia casa. Ci tento a sottolineare che col tavolino Former, è stato un colpo di fulmine. 
È il tavolino che fa per me sotto tutti i possibili punti di vista.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Ciao

Per quelli di voi che sono curiosi a sapere chi sono io, ecco alcuni spunti che vi darà un’idea sulla persona che sono. E già, come suggerisce il titolo, sono una stanbuoliana che vive in centro della città. Non sono però italiana, la lingua l’ho imparata quando avevo diciotto anni(non vi dirò
però quanti anni sono passata da lì on poi:) e che data la la complessità della grammatica, all’inizio non mi era per niente piaciutà ma poi, col passare degli anni, insieme alla lettura dei diversi testi di letteratura della stessa, è diventata una passione per me. Perchè libellula? Perchè non ho mai visto una creatura così innocente, carismatica e candida come quella e cerco dunque in tutti i modi possibili di diventare un tale essere vivente anch’io.


8 Nisan 2012 Pazar

Akıllı mı olmalı yoksa yürekli mi şu hayatta?

Ünlü yazar Cesare Pavese’nin gözlemine göre ‘şapşal kadınlar’ bir harabeye dönüşmüş adamı normale dönüştürmeye çalışırken, ‘akıllı kadınlar’ normal adamı harabeye dönüştürmenin bir yolunu mutlaka bulurmuş’ Akıllı ve şapşal bu iki tip kadın de bir şeyleri bir başka şeye dönüştürme eylemi ile meşgul kıladursunlar kendilerini, benin sözüm yazarımıza: Neden acaba düşünmemiştir saygıdeğer Pavese, bir kadın olmanın ilk ve öncelikli gereğinin bir yürek sahibi olmak olduğunu? Ya da belki düşünmüş ve pek çok defalar gözlemlemiş olmalıdır ki ‘Kadınlar, kendilerinden aşağıda gördüklerine bir kraliçe, bana ise  bir eşya gibi sunarlar kendilerini’ diyebilmiştir ama belki de onun ‘bir eşya gibi’ yakıştırması yaptığı kadınların o hal ve durumlarının belki de büyük bir yüreğin yansıması olabileceğini düşünmeyi tercih etmemiştir. Çünkü belli ki, kendi hal ve durumu ile yani bunun kendisi üzerindeki izdüşümü, kendi bünyesinde yarattığı egosal zafer ile pek yakından ilgilidir kendisi. Yürektir kadın, belki bazı durumlarda beyi olmayı tercih ettiği de olur ama belli bir idrak ve kararın peşi sıra gelen bir yaklaşımdır bu. Vazgeçiştir bir anlamda sevmekten, cesur olmaktan, pahalıya mal olmuşsa eğer daha önceki girişimleri, akıl olmak daha kestirme gelir bazen, ne pahasına olursa olsun. Bir de yüreği minicik kadınlar vardır, bunlar en ufak bir imadan alınır, en küçük bir reddedişi kendilerine hakaret sayarlar ve sevemezler kimseyi kendilerini sevdikleri kadar ve değer veremezler. Sevdirirler belki bazı tavizler karşılığında kendilerini ama onda da biçilen değeri hep bir eksik addederler, hak ettiklerini bulamadıklarından yakınırlar içten içe. Hep bir hesaptır onlarınki, çıkarına geldiği müddetçe yanındadır velinimetinin, verdiği malum şeye kendince bir değer biçip, hep daha fazlasını almak hesabına dayattığı ilişkiyi bir işletmeye dönüştürür böyleleri . Ve doymak yoktur bu pazarlık eyleminde, tavizdir çünkü gönülden yapılmayan her şey ve batar gönülsüzce verdiği her şey karşılığını alamadığında kalp adına yer işgal eden taş kesmiş et parçasını.